Bir Dil Nasıl Öğrenilir?
Dil öğrenme konusunda sıkıntılar çekiyorsunuz değil mi? Kitapları takip ediyorsunuz, uygulamalar indiriyorsunuz, online dersler alıyorsunuz, yetmiyor yüz yüze dersler alıyorsunuz ama ne yaparsanız yapın bir şekilde o dili öğrenemiyorsunuz. En kötü anlıyorsunuz ama konuşamıyorsunuz değil mi? Sizi anlıyorum dostlar bu yüzden bugün kadrajıma bu konuyu aldım. Dilerseniz öncelikle size dil hakkındaki düşüncelerimden bahsedeyim.
Dil bir araçtır. Karşı tarafa bir fikri, bir mesajı iletmeni, iletişimi ve anlaşmayı sağlayan aynı zamanda büyüyen ve gelişen dinamik, canlı bir araçtır. Bunu unutmadan dili öğrenirken dile bu şekilde yaklaşmayı unutmayalım. Amacımız karşı tarafa mesajımızı duruma göre iyi kötü bir şekilde, duruma göre ise güzel bir biçimde kurallarına uyarak iletmek. Bu işlevini iyi kötü, gerek sanatsal gerekse vasat ötesi bir biçimde işlerini görüyor gündelik hayatımızda.
Öncelikle dili öğrenirken dile yaklaşımımızın yanlış olduğunu düşünüyorum ben. Dil öğrenilen değil edinilen bir şeydir. Burada size verebileceğim en büyük örnek bebeklerdir. Bebekler bu hayata sıfır dille başlıyor. Onların çalışabileceği herhangi bir kaynak yok. Size bir sır vereyim insanlar dil öğrenmeye yatkın varlıklardır. Dille birleşiktir insan, ona bağlıdır. Hatta bazı fiziksel travma vakalarında hastaların daha önce hiç konuşmadıkları dilleri konuştuğu bile görülmüştür. Ne kadar çok dil öğrenmeyi aklınızın almadığını iddia etseniz de, aslında yeterli kabiliyete doğanız gereği sahipsiniz. Kendi potansiyelinizi asla küçümsemeyin.
Dil aynı zamanda bir ders değildir aslında. O yüzden saatler boyu dil kitaplarına kaptırmayın kendinizi. Piyasadaki dil kitapları aslında dili çok yüzeysel ve dilin ne olduğunu unutarak dil öğretmeye çalışıyor. Tabii ki o kitap için yüzlerce profesör bir araya geldi. Araştırmalar yapıldı ama demek ki yaklaşım yanlış ki! Bir şeyler ters gidiyor. O kadar birden çok dil bilen insanla, polyglotla konuşma fırsatını yakaladım ama çevremde kafasını gramer kitaplarına gömerek dil öğrenen daha bir kişiye bile rastlamadım. Bebeklerin bile sıfırdan hiç bir yardımcı kaynağa sahip olmadan yapabildiğini siz de yapabilirsiniz cidden. :D
Ben böyle gramer kitaplarını vs. gömüyorum ama, günün sonunda hepimiz bir bireyiz hepimizin öğrenme kalıbı birbirinden farklı. Eğer siz işinize yaradığını hissediyorsanız, ve size yardımcı oluyorsa kullanmakta hiçbir sıkıntı yok. Buna da birazdan değineceğim.
Öncelikle beynin yüzlerce öğrenme kalıbı var. Kimisinin işitsel, kimisinin de görsel zekası daha gelişmiştir. Ve bu çok sığ bir örnek aslında öğrenme kalıpları bundan daha derin ve dediğim gibi insandan insana çok değişiklik gösterebiliyor. Sizin yapmanız gereken bu dil öğrenme maceranızda kendi öğrenme kalıbınızı, yani bir dili nasıl öğrenebildiğinizi öğrenmek. Bana inanın bunu çözdüğünüzde size akademik alanlarda da, hatta öğrenmenizi gerektirecek çoğu şeyde çok yardımcı olacak çünkü öğrenme kalıbınızı artık çözmüş olacaksınız. Tabii ki ben size genel anlamda işe yaradığını gördüğüm tekniklerden bahsedeceğim ama yine iş sizin kendi yolunuzu bulmanızda bitiyor.
Bunlardan bahsettik güzelce. Şimdi de ben ingilizceyi eğer sil baştan öğrenmek zorunda kalsaydım nasıl öğrenirdim. Nasıl bir yol izlerdim ondan bahsedeyim.
İngilizce üzerinden anlatıyorum çünkü dünyada bilseniz yeterli olucak ve herkesin öğrenmeye çalıştığı bir dil. Bu yüzden bu dil üzerinden anlatmanın mantıklı olucağını düşündüm. Buradan sonrası epey kısa sürecek zaten. Merak etmeyin. :D
Bölüm 1: Kelime
Bir dil cümlelerden, cümleler kelimelerden, kelimeler ise seslerden oluşur. Size tavsiyem öğreneceğiniz dilin fonetik alfabesiyle hatta direkt ilkokul 1. Sınıf alfabe derslerine bakın. Alfabeyi hallettikten sonra da size tavsiyem en çok kullanılan ilk 100 kelimeden başlayarak, en çok kullanılan ilk 5000 kelimeye kadar öğrenin. Çünkü çoğu dilde ingilizce dahil en çok konuşulan ilk 5000 kelime o dilde sözlü, yazılı şeylerin %95 ini anlamanızda yeterli olacak. Edebiyata girecekseniz orası başka tabii ki. O zaman daha derine inmek zorundasınız.
Kelime çalışmak içinse size Anki uygulamasını tavsiye ederim çünkü öğrenme modelinize göre adapte edebileceğiniz bir uygulama. Tabii ki eğer siz eski usul kağıdın bir tarafına kelimeyi diğer tarafına anlamını yazmayı seviyorsanız sahne sizin. İstediğinizi yapın keyif almak öğrenmenizi çok kolaylaştırır çünkü. Sanal kartlar yerine fiziksel kartlar da tercih edebilirsiniz. İlk 5000 kelimeyi bir şekilde öğrenin o yeterli.
Bölüm 2: Gramer
Gramer konusuna gelecek olursak video anlatıları tercih edebilirsiniz, gramer kitaplarını deneyebilirsiniz, gramer konularını internete yazıp açıklamalara bakabilirsiniz. Benim size verebileceğim en iyi tavsiye gramer üstünde fazla kendinizi yıpratmayın çünkü grameri size asıl anlatıcak şey ''Anlaşılabilir Girdi''. Buna da ayrı bir parantez açacağım ilerde. İngilizce için Engvid hocalarının kanallarını. Eğer ingilizce anlatıları anlayamıyorsanız da Özer Kiraz youtube kanalını tavsiye ederim.
Bölüm 3: Konuşma
Size yazının başında dil bir araçtır dediğimi hatırlıyor musunuz? İşte bunu aklınızdan çıkarmadan konuşmaya çalışın diğer o dili bilen insanlarla. Hocadan korkmayın amacınız o dili süper konuşmak değil. Ki uzun bir süre o olmamalı da. Amacınız karşı tarafa fikrinizi iletmek. Yanlış bir anlaşılma olduysa yeniden deneyebilirsiniz anlatmayı, fikri bir şekilde aktarmak önemli olan.
Bölüm 4: Anlaşılabilir Girdi
Geldik dil öğrenmedeki en önemli bileşene. Bu bileşenimiz aslında okuma ve konuşma gibi girdi gerektiren her adımı kapsıyor. Öncelikle ''Anlaşılabilir Girdi'' nin ne olduğundan bahsedelim. Anlaşılabilir girdi, Stephen Krashen'in ikinci dili edinme adına bulduğu bir teoridir. İngilizcesi Compehensible Input olan bu teori bol miktarda yazılı ve sözlü mesaja yani girdiye maruz bırakılan kişilerin beyninde bulunan dil edinim cihazı kendiliğinden harekete geçer ve kişi farkına bile varmadan dilsel öğeleri belirli bir sıra halinde edindiğinden bahseder kısaca. Dili öğrenenler hazır olmadan konuşmaya zorlamaz. Hazır olduklarında konuşmalarına izin verir.
Peki biz bu anlaşılabilir girdi denilen şeyi nasıl programımıza dahil edeceğiz? Cevap basit. Kendimizi olabilecek her fırsatta hedef dile maruz bırakmak. Mesela telefonunuzu ingilizce yapın, kullandığınız sosyal medya uygulamalarında sadece ingilizce içeriklere tıklayın. Seviyenizde ingilizce kitaplar okuyun. İngilizce podcast dinleyin, film izleyin, tamamen size kalmış. Yani yapabileceğiniz her şekilde her fırsatta kendinizi bir şekilde İngilizceye maruz bırakın. Başlangıç seviyesinde ilkokul çocuklarının kitaplarına bakabilirsiniz veya direkt ''A1 Reading'' tarzı materyaller de uygundur. Konuşma konusunda da Chatgpt sizinle seviyenizde sesli konuşma yapabiliyor. Bunu kullanmanızı tavsiye ederim.
Bu anlaşılabilir girdiyi kullanırken şuna dikkat edin girdiniz seviyenizden biraz fazla zorlukta olmalı. Yani A2 seviyesindeyseniz A2-B1 arasında bir zorlukta kitap okumanız bu yöntemi etkili kılacaktır.
Dil öğrenirken gündelik çalışmanızda kelime, gramer çalışmanızın çok zaman almaması daha iyi olacaktır. Zamanınızın çoğunluğunu özellikle ileriki zamanlarda anlaşılabilir girdiye ayırmanız daha etkilidir. Çünkü size asıl dili öğreten şey girdidir. O dile maruz kalmaktır. Saatlerce dil kitaplarına bakmak sizi çoğunlukla bir yere vardırmaz.
Ayrıca hızla öğrenmeye çalışmayın. Dil öğrenme yolculuğu hayatınızın sonuna kadar sürecek hangi dil olursa olsun. Bir düşünün daha kendi dilinizde bile bilmediğiniz yüzlerce şey var, durum böyleyken nasıl hedef dilde her şeyi öğrenebilirsiniz ki. Günde ister 1 kelime öğrenin, 1 gramer kuralı çalışın; ister 10 kelime, 10 gramer kuralı çalışın. Hepimizin kapasitesi farklıdır. Buna yapabileceğimiz bişey yok, kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek gerekiyor maalesef. Anahtar nokta günde ne kadar çok şey öğrenmeye çalıştığınız değil. Tutarlılıktır. Sizin 100 gün boyunca her gün çalışmanız. 100 gün aralığında seyrek bir biçimde toplam 70 gün çalışmanızdan daha çok fayda sağlayacaktır. Az ancak tutarlı olması, çok ama tutarsız olmasından bin kat daha iyidir.
Eğer konuşma konusunda sıkıntı çektiğinizi düşünüyorsanız. Önce okumaya ve dinlemeye odaklanın. Bu aşamadan sonra da yazmaya geçin. Yazmak düşüncelerinizi toparlamada size çok yardımcı olacaktır. Bu aşamayı da geçtiğinizi düşündüğünüzde yeniden konuşmaya geçin. Yeniden sıkıntı çekiyorsanız başa sarın.
Evet. dostlar günün sonunda size bu konuda verebileceğim tavsiyeler bunlardı. Etrafıımda bir çok insanın bu konuda epey bir sıkıntı çektiğini gördüm ve yardımcı olmak istedim. Umarım size faydalı bir yazı olmuştur. Eğer aklınıza takılan bir soru varsa yorumlarda buluşalım. Bugün kadrajımızda bir dili nasıl öğrenebileceğimiz vardı. Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Bir sonraki postta görüşmek üzere.
Bahsi geçen şahıs ve ürünlerde reklam amacı güdülmemiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder